Kolajen, vücudumuzda doğduğumuzdan beri salgıladığımız ve kemik-kıkırdak-cilt üçlüsünün temelini oluşturan bir protein enzimi. Yani bilinenin aksine, gıda takviyeleri veya kozmetik ürünleriyle birlikte tanıştığımız bir madde değil!
Doğduğumuz anda düzenli olarak salgılanmaya başlayan kolajen, belli bir yaştan itibaren salgılanmamaya başlar. Bu da vücudumuzda bir kolajen eksikliğinin oluşmasına neden olur. Bu eksiklik yukarıda da bahsettiğimiz gibi özellikle kemik ve kıkırdak dokusu olmak üzere, cilt dokusunun gücünü ve esnekliğini kaybetmesine neden olur. Ciltte yaşlanma belirtileri, kuruluk, hızlıca kırışma; saçlarda azalma veya cansızlık, kemikleri güçsüzleşmesi ve benzeri durumların ortaya çıkması da bu süreci izler.
Uzmanlar, zaman içerisinde kaybettiğimiz kolajenin takviye besinlerle yerine koyulabileceğini söyler. Bunu doğal yollarla sağlamak da, konsantre edilmiş kolajen ürünleri ile sağlamak da mümkündür.
Kolajen Tipleri Nelerdir?
Kolajen maddesi hakkında araştırma yapıldığında, 20’ye yakın kolajen tipi olduğu saptanmıştır. Fakat insan vücuduna uyumlu olan kolajen tipleri aşağıdaki gibidir:
Tip 1 Kolajen: Vücutta en fazla miktarda bulunan kolajen türüdür. Tip 1 kolajen, vücutta organlarda, bağlarda, tendonlarda ve ciltte bulunur. Kemikleri destekler, cildi korur ve cildin elastikiyetini sağlar. Dokuları bir arada tutar ve yaraların iyileşmesini sağlar.
Tip 2 Kolajen: Tip 2 kolajen hücresel olmayan kıkırdak matrisi (kondrositler) tarafından üretilmektedir. Tip 2 kolajen, bağ dokularında bulunan kıkırdak oluşumuna yardımcı olur. Eklem sağlığı açısından bu kolajen türü oldukça önemlidir.
Tip 3 Kolajen: Organları ve cildi oluşturan hücre dışı matrisin ana bileşeninden oluşmaktadır. Kalp ve kan damarları ile kan dokusunu oluşturmada destekleyicidir.
Tip 4 Kolajen: Tip 4 kolajen, sindirim ve solunum yüzeylerini oluşturmaktadır. Cildin derin katmanlarında bulunur. Organları çevreleyen bazal zarın oluşumunda etkilidir.
Tip 10 Kolajen: Yeni kemiklerin oluşumunda görev alır. Aynı zamanda eklem kıkırdaklarının gelişimi için de önemlidir. Eklem bölgelerinde bulunan kırıklarda onarıcı görev görmektedir.